Adres:Panayır Mah. İstanbul Cd. No:387 Biçen Plaza Kat:4 No:24 Osmangazi-BURSA
İletişim:0224 503 65 76 - 0539 819 24 42
Anasayfa
BURSA AVUKAT SÜNERİN HUKUK BÜROSU
Av. Vedat Can SÜNERİN
Bursa Avukat Sünerin Hukuk ve Danışmanlık, Av. Vedat Can Sünerin tarafından Bursa’da kurulduğu günden itibaren hukuki iş ve uyuşmazlık konularında hizmet vermektedir.
Avukat Vedat Can Sünerin'in kurusucusu olduğu Bursa Avukat Sünerin Hukuk ve Danışmanlık Bursa'da hizmet vermektedir.
Bursa'da kurulan Sünerin Hukuk ve Danışmanlık avukatlık bürosu alanında uzman kadrolar ile birlikte hukuki uyuşmazlıklar hakkında hizmet vermektedir.
Bursa Avukat Vedat Can Sünerin tarafından kurulan Sünerin Hukuk ve Danışmanlık bürosunda Ticaret Hukuku, İcra Hukuku, İş Hukuku, Boşanma Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Miras Hukuku, Aile Hukuku ve Ceza Hukuku alanlarında hizmet verilmektedir.
Bursa Avukat Sünerin Hukuk ve Danışmanlık bünyesinde aynı zamanda şirketlere hukuki danışmanlık hizmeti de verilmektedir.
Hukuki konularda yapılacak olan iş ve işlemler; konuya en uygun ve hızlı bir şekilde ele alınmakta ve yine mümkün olan en kısa zamanda çözüme kavuşturulmaktadır.
Mevzuatımızca borcunu zamanında ödemeyen borçlulara karşı taşınır ve taşınmazları üzerinde haciz hakkı tanınsa da bu hakkın kullanımı sınırsız değildir. İİK'nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi gereğince; borçlunun haline münasip evi haczedilemez niteliktedir.
E- Haciz
Kısaca E-Haciz olarak belirtilen elektronik haciz kavramı, kişilerin devlete olan vergi borçlarını ödememelerine bağlı olarak; kişilerin tüm banka hesaplarındaki mal varlıklarına el konulması anlamına gelmektedir.
İcra Hukukunda İtirazın Kaldırılması Davası (İİK m.68-70)
Borçlunun, alacaklının gönderdiği ödeme emrine süresi (7 gün) içerisinde itiraz ederek takibi durdurması üzerine alacaklı dilerse icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması davası açabilir.
Hacizde Usul Kuralları
Haciz, belli bir alacağın ödenmesini sağlamak için istemde bulunan alacaklı lehine, alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki, borçluya ait mal ve haklara hukuken el konulmasıdır. Ancak yapılan işlemin geçerli olabilmesi için hacizde usul kurallarına uyulması gerekmektedir.
Hacze Katılma (Hacze İştirak)
Hacze iştirak (katılma); borçlusuna ait bir malı önce haczettiren alacaklının bu haczine, aynı borçlunun diğer alacaklılarının dahil olmasıdır. Hacze katılma, borçlunun haczedilen mallarının, takip yapan tüm alacaklıların alacaklarını karşılamaya yetmediği durumlarda söz konusu olmaktadır.
Kiralanan Taşınmazların İlamsız İcra Yolu İle Tahliyesi
İİK, kiraya verene belirli şartlarla kiralanan taşınmazın ilamsız icra yoluyla tahliyesini talep etme hakkı tanımıştır. İİK m.269 vd. hükümlerine göre, kira bedelinin ödenmemesi ve kira süresinin sona ermesi sebeplerine dayanarak, kiralanan taşınmazların tahliyesini talep etmek mümkündür.
İcra Hukuku Nedir, Haciz Yolları Nelerdir
İcra Hukuku, alacaklı kişiye karşı ödemesi gereken borcu ödemeyen ya da ödeyemeyen borçludan; borcun tahsil edilebilmesi adına gerçekleştirilecek talep ya da talepler sonucunda devreye girecek adli sürecin nasıl işleyeceğinin belirlendiği hukuk dalıdır. Bununla birlikte birtakım haciz yolları mevcuttur.
Fatura ve Faturaya Dayalı İcra Takibi
Fatura; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Fatura alacağının tahsil edilebilmesi için başvurulacak takip yolu genel haciz yoluyla ilamsız takip yoludur.
Kambiyo Senetleri (Çek, Bono, Poliçe)
TTK’ya göre kambiyo senetleri; poliçe, çek ve bonodur. Sayılan kambiyo senetleri düzenlenirken birtakım şekil şartlarına uyulması zorunludur.
Çek Nasıl Tahsil Edilir
Türk Ticaret Kanunu’nda kambiyo senetleri arasında sayılan çek, ticari hayatta kullanılan bir ödeme aracıdır. Geçerlilik şartlarını taşıyan ve süresinde bankaya ibraz edilen çekler; kambiyo vasfına haiz oldukları için, kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile çekin tahsili mümkündür.
Karşılıksız Çek Nedir ve Nasıl Tahsil Edilir
Ödeme aracı olarak kullanılan çekin, üzerinde yazılı tarihlerde ve ilgili banka hesabında çekin üzerinde yazan tutarda para bulunmaması durumunda çek karşılıksız olarak nitelendirilir. Karşılıksız çekin tahsili için kambiyo senetlerine özgü icra takibi yapılabilir.
İhtiyati Haciz
İhtiyati haciz, alacaklının para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için, mahkeme kararıyla borçlunun mallarına geçici olarak el konulmasıdır.
Haciz ve Türleri
Haciz, belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki, borçluya ait mal ve haklara, icra dairesi tarafından hukuken el konulmasıdır.
Menfi Tespit ve İstirdat Davaları
Menfi tespit davası, borçlunun borcunun bulunmadığının tespiti davasıdır. Bu dava, borçlunun borcu henüz ödemeden açabileceği bir davadır. İstirdat davası ise; borçlu icra takibi sürecinde, borçlu olmadığı parayı cebri icra tehdidi altında ödemişse, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı açacağı davadır.
İtirazın İptali Davası
Genel haciz yoluyla ilamsız takiplerde borçlunun itirazı (ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde) üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlardan biri İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
İcra Hukukunda İtiraz Süreleri
Hukukumuzda tüm icra iş ve işlemlerinin yürütülmesinde birtakım süreler öngörülmüştür. Bu sürelerden birisi de itiraz süreleridir. Yasal itiraz süreleri dahilinde yerine getirilmeyen işlemler bakımından hak kaybı oluşması muhtemeldir. Dolayısıyla icra hukukunda itiraz süreleri düzenlenmiştir.
İcra Hukukunda Süreler ve Hesaplanması
İcra hukukunda tüm iş ve işlemlerin yürütülebilmesi amacıyla birtakım süreler öngörülmüştür. Süreler dahilinde yerine getirilmeyen işlemler bakımından hak kaybı oluşmaması için sürelerin başlangıç ve bitişinin doğru hesaplanması gerekmektedir. İcra hukukunda süreler ve hesaplanması İİK’nun 19. maddesinde düzenlenmiştir.
Mal Beyanında Bulunma
Mal beyanında bulunma, borçlunun geçim olanaklarını ve takip konusu borca yetecek kadar mal varlığını icra dairesine bildirmesidir. Mal beyanında bulunmak bir hak değil, borçlu için bir yükümlülüktür. Borçlu kendisine gönderilen ilk ödeme veya icra emrinde mal beyanında bulunmakla yükümlüdür.
İcra Takibinin İptali ve Ertelenmesi (Taliki)
Takibin kesinleşmesinden sonraki aşamada ödenmiş, süre verilmiş (ertelenmiş) veya zamanaşımına uğramış borç için alacaklı haksız bir biçimde takibe devam etmek isteyebilir. Bu durum karşısında borçlu icra mahkemesinden buna engel olma adına takibin iptalini veya ertelenmesini talep edebilir.
Çekte Bulunması Gereken Zorunlu Unsurlar
6102 sayılı Kanuna göre; geçerli bir çekten söz edebilmek için çekte bulunması gereken zorunlu unsurlar aranmaktadır. Bununla birlikte ilgili kanunda belirli şartlarda çekte olmasa bile bulunduğu varsayılan zorunlu unsurlar ve ihtiyari yani isteğe bağlı unsurlar olmak üzere bir ayrım da yapılmıştır.
Ciro Nedir
Ciro; emre yazılı kıymetli evraktan doğan hakların bir başka kişiye devredilmesi için hamilin yazıp imzaladığı bir beyandır. Her poliçe açıkça emre yazılı olmasa da ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilebilir.
İş sözleşmesinin, işveren tarafından haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın feshedilmesi sonucunda 4857 sayılı Kanun ile işçiye işe iade davası açma hakkı tanınmıştır. Bu bağlamda iş akdi haksız ve geçersiz olarak feshedilen işçi, 4857 sayılı Kanun'da belirtilen koşulları sağladığı halde işe iade davası ile işine geri dönme imkanına sahiptir.
İşçilik Alacakları
4857 sayılı Kanun ile işçiye birtakım işçilik alacakları tanınmıştır. Bu bağlamda kimi durumlarda iş sözleşmesinin sona ermesi sonucunda, kimi durumlarda ise iş akdi devam ederken de işçi adına doğan işçilik hak ve alacakları söz konusu olabilecektir.
İş Sözleşmesinin Geçerli Nedenle Feshi
4857 sayılı Kanun, bazı hallerde işveren tarafından geçerli neden oluştuğu gerekçesi ile iş sözleşmesini tek taraflı irade beyanıyla fesih imkanı tanımaktadır. Kanunda sayılan haller dışında iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshi söz konusu olamamaktadır.
Çalışma Koşullarında Değişiklik
4857 sayılı Kanun ile işverene iş sözleşmesinde düzenlenmiş olan çalışma koşullarını değiştirme imkanı tanınmıştır. Bu halde işveren, yönetim hakkını kötüye kullanmamak ve sözleşmedeki sınırlara uymak kaydıyla işçinin çalışma koşullarında değişiklik hakkını kullanabilecektir.
İşçinin İş Akdini Haklı Nedenle Feshi
4857 sayılı Kanun iş akdinin hangi hallerde, hangi gerekçelerle haklı neden oluştuğu gerekçesi ile feshedilebileceğini açıkça düzenlemiştir. İşçinin iş akdini haklı nedenle feshi ve sonuçları ile işverenin haklı nedenle fesih halleri ve sonuçları farklılıklar içermektedir.
Geçersiz ve Haksız Fesih
4857 sayılı Kanuna göre işveren tarafından yapılan feshin geçerli bir neden gösterilmeksizin veya gösterilen nedenin geçersiz sayılması halinde; yapılan fesih geçersiz sayılacaktır. Geçersiz ve haksız fesih sonuçları kanunda açıkça düzenlenmiş olmakla birlikte; işçi lehine yorum söz konusudur.
İşveren Tarafından Haklı Nedenle Fesih
4857 sayılı Kanun ile iş akdinin haklı neden oluştuğu hallerde iş akdini bildirimsiz veya süresini beklemeksizin derhal fesih imkanı tanımıştır. İş Kanunu’nda işveren tarafından haklı nedenle fesih yapabileceği nedenler açıkça düzenlenmiş olup; belirtilen nedenlerin bir veya birkaçının varlığı halinde işveren iş akdini derhal feshetme olanağına sahiptir.
İhbar Süreleri
İş akdi tarafların karşılıklı irade beyanıyla kurulduğu gibi taraflardan birinin veya karşılıklı irade beyanı ile de sona erdirilebilir. Bunun sonucunda iş akdinin feshi sonuçları gündeme gelecektir. Bu durumda 4857 sayılı Kanununa göre iş akdini sonlandırmak isteyen tarafın uyması gereken ihbar süreleri bulunmaktadır.
Geçici İş İlişkisi
İş Kanunu ile düzenlenmiş olan geçici iş ilişkisinde; iki farklı iş ilişkisinin kapsandığının söylenmesi mümkündür. Bu bağlamda geçici iş ilişkisi; işçinin rızası alınarak, holding bünyesinde ya da aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir iş yerinde geçici olarak görevlendirilmesi şeklinde ve Türkiye İş Kurumunca izin verilen özel istihdam bürosu aracılığıyla, bir işverenle geçici iş ilişkisi kurulması halinde kurulmaktadır.
İşyerinde, Covid-19 Bulaşı İş Kazası Mıdır?
Covid-19 salgınının insanın sağlığı bakımından tehlike arz ettiği gibi aynı zamanda çalışma hayatı bakımından da tehdit oluşturmaktadır. Buna göre işverenin de işçiyi koruma ve gözetme borcu bulunması dikkate alındığında işyerinde, Covid-19 bulaşı iş kazası mıdır sorusu akıllara gelmektedir.
Covid-19 Salgını Sonucu Ücretsiz İzin
Covid-19 salgını, salgın hastalık ilan edilmesiyle birlikte salgının önüne geçebilmek adına gündelik yaşamda bir takım değişiklikler zorunlu olarak ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda iş hayatında da farklı uygulamalara geçilmek zorunda kalınmıştır. Bununla birlikte Covid-19 salgını sonucu ücretsiz izine ayrılan işçiler; 4857 sayılı Kanun çerçevesinde zorunluluk hali teşkil etmektedir.
İş Sözleşmesi Türleri
İşçi ile işveren arasındaki sözleşmeye iş sözleşmesi denilmektedir. Kanunda yapılan işin niteliğine göre iş sözleşmesi türleri düzenlenmiştir. Buna göre iş sözleşmesi türleri belirsiz süreli, belirli süreli, kısmi süreli, tam süreli, çağrı üzerine çalışma, deneme süreli ve takım iş sözleşmesi şeklinde sınıflandırılabilir.
İş Kazasından Kaynaklı Tazminat Davası
5510 sayılı Kanuna göre; aralarında iş ilişkisi bulunan çalışan ve işverenin, işverene ait iş yerinde veya iş gerekliliği nedeniyle çalışanda meydana gelen yaralanmalar veya ölüme neden olan olaylar iş kazası olarak kabul edilmektedir. Meydana gelen yaralanma veya ölüm sonucunda işverene karşı, iş kazasından kaynaklı tazminat davası açılabilecektir.
Meslek Hastalığından Kaynaklı Tazminat Davası
5510 sayılı Kanuna göre; aralarında iş ilişkisi bulunan çalışan ve işverenin, işverene ait işin sürekli yürütülmesi sebebiyle, çalışanda ortaya çıkan rahatsızlıklar meslek hastalığı olarak kabul edilmektedir. Meydana gelen meslek hastalığı sonucunda işverene karşı, meslek hastalığından kaynaklı tazminat davası açılabilecektir.
Ücret ve Ücretin Ödenmesi
Ücret, işçinin iş sözleşmesinde yer alan iş görme borcunu yerine getirmesi karşısında; işverenin iş sözleşmesinden kaynaklanan temel bir borcu olarak kabul edilir. 4857 Sayılı İş Kanunu uyarınca ücret ve ücretin ödenmesi hakkında düzenleme yapılmıştır.
Ücretin Ödenmemesi
İş sözleşmesinin esaslı unsurlarından en önemlisini “ücret” oluşturmaktadır. İşçinin ücretinin en geç ayda bir ödenmesi gerektiği İş Kanunu’nda belirtilmekle birlikte; bu durumda Kanuna göre ücretin ödenmemesi hususunda işçinin sahip olduğu bazı yasal haklar da düzenlenmiştir.
Hizmet Tespit Davası
Hizmet tespit davası, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre işçinin, işverene ait iş yerinde geçen ve sigortalı olduğu halde işverence Kuruma bildirilmeyen ve Kurumca da tespit edilemeyen çalışma sürelerinin tespiti için açılan davadır.
İş Sözleşmesinde Değişiklik
İşveren verdiği emir ve talimatlarla iş sözleşmesini değiştirebilmektedir. Çalışma koşullarını ağırlaştırmayan, işverenin yönetim hakkı kapsamında kalan değişiklikler esaslı değişiklik sayılmazlar. İşveren esaslı olmayan iş sözleşmesinde değişiklikleri her zaman işçinin rızasına gerek olmaksızın yapabilir.
İşyerinin Devri
Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununda işyerinin devrine ilişkin yapılan düzenlemeler neticesinde işçi ile işveren arasındaki iş sözleşmesinin devam edip etmeyeceği ve işçinin alacakları hususunda devreden işveren ile devralanın sorumluluğunun ne olacağı açıklanmaktadır.
Geçici (Ödünç) İş İlişkisi
Geçici (Ödünç) iş ilişkisini düzenleyen İş Kanunu’nun 7. Maddesine göre; işveren, devir sırasında işçinin rızasını almak suretiyle bir işçiyi, holding bünyesi içerisinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir iş yerinde iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisi gerçekleşmiş olur.
Kısa Çalışma - Kısa Çalışma Ödeneği
Kısa çalışma; üç ayı geçmemek üzere 4447 Sayılı Kanunda sayılan gerekçelerle işyerinde çalışma süresinin tamamen veya kısmen durdurulması olarak tanımlanabilir. Bununla birlikte kanunda, kısa çalışma-kısa çalışma ödeneneği konuları da düzenlenmiştir.
Mobing Nedir
Hukuki anlamda mobing nedir sorusunun cevabı; çalışanın kendiliğinden istifa etmesini sağlamak amacıyla yapılan eylemler olarak tanımlanabilir. Bu amaç ile yapılan eylemlerin işçi üzerinde birtakım etkilerinin de bulunması gerekmektedir.
Alt İşveren Nedir
Alt işveren; bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren şeklinde tanımlanmaktadır.
İşçinin Sadakat Borcu
İşçinin sadakat borcu (bağlılık), iş sözleşmesinin, kişisel ilişki kuran sözleşme olması niteliğinden doğan bir borçtur. İşçi, işverenin haklı çıkarlarının korunmasında sadakatle davranmak zorundadır.
İş Sözleşmesinin Geçersizliği
İş sözleşmesinin geçersizliğinden bahsedilebilmesi için kesin geçersizlik veya iptal hallerinin mevcut olması gerekmektedir.
İşçinin Rekabet Yasağı
İşçinin rekabet yasağı kapsamında iş sözleşmesi devam ettiği süre içerisinde işvereni ile rekabet etmeme borcu altındadır.
Ticaret ve Şirketler Hukuku makaleleri için tıklayınız.
Motorlu Taşıt Vergisi
Motorlu taşıt vergisi, araç sahiplerinin yılda iki defa, temmuz ve ocak aylarında ödemekle mükellef oldukları bir vergi türüdür. Aracın kaydı trafik siciline kayıt ve tescil edildiği andan itibaren vergi mükellefiyeti de başlamış olmaktadır.
Barter Sistemi
Barter sistemi, ticari ilişkilerde para kullanımının aksine takas yolu ile işleri yürütmeyi sağlayan bir sistemdir. Barter sistemi, özellikle finansal kriz dönemlerde tarafların ticari ilişkilerini devam ettirebilmesi adına kolaylaştırıcı bir yöntem olarak kullanılmaktadır.
Simsarlık Sözleşmesi
Simsarlık bir diğer adıyla tellallık; taraflar arasında uygun ortam ve imkanı sağlayan aracı anlamına gelmektedir. Simsarlık sözleşmesinin kurulması ile; simsar taraflar arasında bir sözleşme kurarak, görüşme ve anlaşma imkanını sağlayarak aracılık etmeyi üstlenmektedir.
Ticaret Unvanı
Ticaret unvanı, ticari hayatta taciri diğer tacirlerden ayırarak özgün tanınırlık sağlayan bir ünvandır. Türk Ticaret Kanununda yapılan düzenlemelere göre, tacir sıfatını taşıyan her işletme kanuna uygun bir ticari unvan seçmek ve kullanmak zorundadır.
Aile ve Boşanma Hukuku makaleleri için tıklayınız.
Nişan İlişkisi ve Nişanın Bozulması
Yaşadığımız toplumun kültüründe ve geleneklerinde aile kurulması ve aile düzeninin devam ettirilmesi hususuna pek çok anlam ve değer yüklenmiş bulunmaktadır. Bu hususta Türk Medeni Kanununda nişan ilişkisi ve nişanın bozulması hususu düzenlenmiştir.
Babalık Davası
Babalık davası evlilik birliği içerisinde doğmayan çocuk ile biyolojik babası arasındaki hukuki ilişkiyi kuran dava türüdür. Evlilik birliği dışında doğan çocuklar ile babaları arasında soy bağı, babanın çocuğu hukuken tanımasıyla başlamaktadır.
Koruyucu Aile Kurumu
Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 23. Maddesinde koruyucu aile kurumu düzenlenmiştir. Buna göre; mahkeme tarafından koruma kararı alınan, korunmaya ihtiyacı olan çocuğun bakımı ve yetiştirilmesinde, görevli devlet kurum ve kuruluşlar olduğu gibi; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın denetim ve gözetiminde bulunan bir “Koruyucu Aile“ tarafından da koruma sağlanabilmektedir.
Yoksulluk Nafakası
4721 sayılı Kanun gereği yoksulluk nafakası; eşlerden daha az kusurlu olan tarafın, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile talep edebildiği bir nafaka çeşididir.
Yardım Nafakası
4721 sayılı Kanun gereği yardım nafakası; sadece boşanma sürecinde olan eşler tarafından değil; bakmakla yükümlü olunan herkes tarafından talep edilebilmektedir. Bununla birlikte yardım nafakası sadece maddi yardım içermemekte, zorunlu ve gerekli olan bütün ihtiyaçların giderilmesine ilişkin bir nafaka çeşididir.
Koronavirüs ve Boşanma
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve ülkemizde de etkisini gösteren koronavirüs (COVID-19) salgını birçok sorunla beraber özel hayatımızda da benzeri olmayan sorunları beraberinde getirmeye başladı. Mevcut yasal düzenleme kapsamında boşanma nedeni olarak belirtilen tek hastalık türü; akıl hastalığıdır. Dolayısıyla koronavirüs ve boşanma başlı başına boşanma nedeni değildir.
Anlaşmalı Boşanma Davası
Tarafların anlaşmalı boşanma davası açabilmesi için evlilik birliğinin en az 1 yıl sürmüş olması, tarafların beraberce boşanma konusunda ve boşanmanın fer’i niteliğindeki nafaka, velayet ve tazminat gibi tüm konularda anlaşmış olması ve bu anlaşmaya ilişkin bir protokol düzenlemiş olmaları gerekmektedir.
Tedbir Nafakası
Tedbir nafakası, boşanma sürecinde olan taraflardan birinin yaşam koşullarının maddi yönde olumsuz etkilenmemesi adına hükmedilen bir nafaka çeşididir.
İştirak Nafakası
4721 sayılı Kanun ile düzenlenmiş olan iştirak nafakası boşanma davası sona erdikten sonra müşterek çocuğun velayetini alan tarafa çocuğun masraflarının karşılanması adına hükmedilen bir nafaka türüdür.
Boşanma Davası
4721 sayılı Kanuna göre; boşanma davası anlaşmalı boşanma davası olarak veya çekişmeli boşanma davası olarak açılabilir. Tarafların birtakım hususlarda anlaşmaları halinde anlaşmalı boşanma davası açabilmeleri mümkün iken; anlaşamama durumunda çekişmeli boşanma davası açabileceklerdir.
Evlilik Sözleşmesi - Mal Rejimi Sözleşmesi
Eşlerin evlenme öncesinde ya da evlendikten sonra sahip oldukları veya olacakları malların mülkiyet ve yönetiminin kime ait olacağı ve ilgili diğer tüm hususlar Medeni Kanunda mal rejimi sözleşmesi - evlilik sözleşmesi ile çözüme kavuşmaktadır.
Nişanlanma, Nişanlanmanın Sona Ermesi
Nişanlanmanın geçerli olabilmesi için; evlenme vaadi ile yapılmış olması ve nişanlanmak isteyen tarafların ayırt etme gücüne sahip olmaları yeterlidir. Medeni Kanunda nişanlanma, nişanlanmanın sona ermesi hususları düzenleme alanı bulmuştur.
Nişanlanmanın Sona Ermesinin Sonuçları
Nişanlanmanın sona ermesinin sonuçları Medeni Kanunda üç başlık altında düzenlenmiştir. Buna göre; taraflar birbirlerinden maddi tazminat, manevi tazminat ve nişan hediyelerinin iadesi taleplerinde bulunabilecektir. Her bir olay bakımından ayrı ayrı koşulların değerlendirilip talepte bulunulması gerekir.
Evden Uzaklaştırma Kararı
Boşanma aşamasında olan eşlerden biri aleyhine koruma tedbiri uygulanmasına boşanma davasından önce veya boşanma sırasında talep edilerek Mahkeme tarafından karar verilebilir. Bu bağlamda boşanma aşamasında olan eşlerden biri aleyhine koruma tedbiri niteliğinde düzenlenmiş olan evden uzaklaştırma kararı verilebilir.
Aile Konutu Şerhi
Medeni Kanun ile aile konutu şerhinin düzenlenmesinin nedeni; tapuda malik olarak tek bir eşin olması halinde, diğer eşten habersiz aile konutu üzerinde tasarrufta bulunmasının önüne geçmektir.
Evliliğin İptali Sebepleri
Evliliğin iptali sebepleri; Medeni Kanuna göre yapılmış olan evliliğin mahkeme kararı ile evliliğin iptal edilmesi sonucu geçersiz hale getirilmesidir. Bu bağlamda aslında yapılmış olan evliliğin başından geçersiz bir şekilde yapılmış olması sonucu evlilik hiç yapılmamış gibi sayılmasıdır.
Boşanma Sebepleri
Boşanma; eşler hayattayken, Türk Medeni Kanununda öngörülen sebebe dayanarak, eşlerden birisinin açacağı dava sonucunda evlilik birliğine hakim kararı ile son verilmesi olarak tanımlanmaktadır. Kanunda boşanma sebepleri olarak zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılması şeklinde sayılmaktadır.
Boşanma Davası Sonucunda Tazminat
Boşanma yolu ile evliliğin sona ermesi durumunda, kanunen düzenlenen birtakım şartlar mevcutsa da, karşı taraftan maddi ve/veya manevi tazminat talep edilmesi mümkündür. Zira evlilik birliğinin kurulmasıyla beraber maddi ve manevi olarak ortak bir hayat sürmeye başlayan eşler, boşanma davası sonucunda tazminat talebinde bulunabilecektir.
Yasal Mal Rejimi: Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
Edinilmiş mallar, eşlerden her birinin, evliliğe ilk adım attıkları andan itibaren evlilik birliği devam ettiği müddetçe elde ettikleri mal varlığı değerlerinin tamamını kapsamaktadır. Dolayısıyla tarafların herhangi bir mal rejimi sözleşmesi yapmaması halinde eşler arasında yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi söz konusu olmaktadır.
Mal Rejimi Sözleşmeleri
Eğer eşler herhangi bir mal rejimi sözleşmesi yapmamışsa yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi hükümlerine tabi olacaklardır. Ancak tarafların yasal mal rejiminin hükümlerine tabi olmak istememesi halinde kanunda sayılan diğer mal rejimi sözleşmelerine göre seçim yapmaları gerekmektedir.
Gaiplik Nedir
Kişinin, ölümüne kesin gözle bakılmamakla beraber, muhtemel gözle bakılan ve cesedi bulunmamış kimselerin, belirli sürelerin geçmesi ile mahkemece kişiliğinin hukuken sona erdirilmesine gaiplik denir.
Evlenme
Evlilik, bir kadın ve bir erkeğin, karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile kanunun öngördüğü şekilde meydana getirdikleri birliktelik; evlenme ise bu birlikteliği meydana getiren hukuki işlemdir.
Evlenmenin Şekil Şartları
Evlenmenin şekil şartlarına uygun olması esastır. Buna ilişkin olan tüm hususlar Türk Medeni Kanunu ve Evlendirme Yönetmeliğinde düzenlenmiştir.
Düğün Takılarının İadesi
Düğün takılarının iadesi davasında; ziynet eşyasının aynen iadesi talep edilir. Ancak aynen iadesinin mümkün olmadığı hallerde ziynet eşyasının bedelinin ödenmesi talep edilmektedir. Bu dava boşanma davası sırasında açılabileceği gibi boşanma davasından ayrı olarak da açılabilecektir.
Düğün Takıları Kime Aittir
Evlilik birliğinin kuruluşunda, gelin ve damada yakın çevresi tarafından takılan düğün takılarının kime ait olduğu konusunda açık bir kanun maddesi bulunmamaktadır. Yargıtay güncel kararlarında düğün takılarının kime ait olacağı hususunda çeşitli içtihatlar mevcuttur.
Velayet Davası
Velayet hakkı kapsamında ana ve baba çocuğun menfaatini göz etmek ve bu bağlamda kararlar alarak, eğitim ve bakımını karşılamakla yükümlüdür. Ancak anne ve babanın evli olmaması veya boşanma aşamasında olmaları halinde velayet hakkının kimde olacağına; velayet davası veya boşanma davası sonucunda mahkeme karar vermektedir.
Velayetin Değiştirilmesi / Kaldırılması
Kanunda belirtilen birtakım durumların varlığı sonucunda; velayet hakkı üzerinde bulunan ebeveyn tarafından, velayet hakkını gerektiği gibi kullanamadığı hallerde çocuğun üstün menfaatinin korunması adına velayetin değiştirilmesi davası açılabileceği gibi çocuğun üstün menfaatinin korunmadığı hallerde velayetin kaldırılması davası da açılabilecektir.
Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası
Kişinin doğumu ile birlikte nüfus kütüğüne kaydedilen kişiye ait bilgilerin herhangi birinde değişiklik olduğunda veya nüfus kaydı işlenirken bir hata yapıldığı iddiasında bulunan kişiler nüfus kaydının düzeltilmesi davasını açabilecektir.
Evlenen Kadının Kendi Soyadını Kullanması
Kural olarak evlenen kadının kocasının soyadını alacağı düzenlenmiştir. Ancak Yargıtay içtihatları ile evlendikten sonra kendi soyadını kullanmak isteyen kadınlar dilerse evlilik öncesi soyadı ile evlilikle birlikte gelen soyadını beraber kullanabileceği gibi evlenen kadının kendi soyadını kullanması da mümkündür.
Aile Konutu
Kanunda tanımı verilmeyen aile konutu, eşlerin, evlilik birliğini sürdürme ve oturma ihtiyacını karşılama amacıyla edindikleri ve aynı zamanda üçüncü kişilere karşı, evlilik birliğinin mekansal konumu olarak gösterdikleri yeri ifade etmektedir.
Soybağının Reddi Davası
Soybağının reddi davasını; yalnızca belirli kişilerin açabileceği Medeni Kanunda düzenlenmiş olup; evlilik sırasında kadın eşin evlilik dışı ilişki yaşamış olduğunun ispatı veya evlilik sona erdikten sonra başka bir ilişki yaşaması sonucu üç yüz gün içerisinde dünyaya bir çocuk getirdiğinin ispatı ile baba ile kurulmuş olan soy ilişkisinin kaldırılması mümkündür.
Yaş Düzeltme Davası
Yaş düzeltme davası, nüfusta görünen yaşın gerçekten farklı olduğu hallerde açılabilmektedir. Bu bağlamda nüfusta görünen yaşı kişinin gerçek yaşından büyük veya küçük ise yaş düzeltme davası açılarak nüfusta gerçek yaşın görünmesi sağlanmaktadır.
İsim - Soyisim Değişikliği
Medeni Kanun doğrultusunda isim - soyisim değişikliği yapılabilmesi için haklı bir sebebin varlığı yeterli görülmüştür. Ancak haklı sebeplerin neler olduğu açıkça düzenlenmemiştir. Somut olayın özelliklerine göre haklı sebebin oluşup oluşmadığı Mahkeme tarafından değerlendirilecektir.
Ayrılık Davası
Ayrılık davası evliliklerinde sarsılma yaşayan ve evlilik birliğinin devam edemeyeceğini düşünen ancak boşanmak istemeyen eşlerin; belli bir süreliğine ayrı yaşama talebiyle başvurdukları bir dava türüdür.
Yapılan düzenlemelere göre çocuğa ait malların gelirleri, öncelikle çocuğun bakımına, yetiştirilmesine ve eğitimine harcanması gerekmektedir. Dolayısıyla çocuğun mal varlığında haksız tasarruflarda bulunulması nedeniyle çocuğun mal varlığının korunmasına ilişkin dava açılabilecektir.
Mirasın Reddi Nedir, Miras Nasıl Reddedilir
Mirasın reddi nedir, miras nasıl reddedilir soruları sıkça sorulmaktadır. Mirasın reddi; miras bırakanın ölümüyle birlikte tüm borç ve alacaklardan doğan hak ve yükümlülüklerin yasal veya atanmış mirasçılar tarafından reddedilmesidir.
Mirastan Feragat/Vazgeçme Nedir, Mirastan Nasıl Feragat Edilir
Medeni Kanun doğrultusunda miras payının devri iki şekilde yapılabilmektedir. Miras payının devri; açılmamış miras payının devri ile açılmış miras payının devri olmak üzere iki halde söz konusu olabilir ve neticesinde bu iki halde miras payının geçerli bir şekilde devredilebilmesinin koşulları birbirinden farklılık göstermektedir.
Mirasın Reddi
Mirasın reddi, mirasçıya mirasçılık sıfatını kabul etmeme imkanı veren bir yoldur. Ret; mirasçının iradesinden kaynaklanabileceği gibi kanundan da kaynaklanabilir.
Tenkis Davası
Tenkis davası, miras bırakanın tasarruf özgürlüğünü aşarak saklı pay sahibi mirasçıların miras hakkına yaptığı tecavüzün giderilmesi ve miras bırakanın yaptığı tasarrufun kanuni sınırlar içerisine çekilmesi için açılan davadır.
Mirasçılıktan Çıkarma (Iskat)
Mirasçılıktan çıkarma(Iskat) kural olarak vasiyetname yolu ile yapılmakta ise de çıkarmaya ilişkin beyanın miras sözleşmesinde de yer alması mümkündür. Dolayısıyla miras bırakan, mirasçısını cezalandırma amacıyla mirasçılıktan çıkarabileceği gibi; borç ödemeden aciz sebebiyle de mirasçılıktan çıkarabilecektir.
Eşin Mirasçılığı
Sağ kalan eşin mirasçılığı her zümre ile birlikte mirasçı olması Medeni Kanunda düzenlenmiş olup; sağ kalan eşin, 1. Zümreyle, 2. Zümreyle ve mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olması hallerinde sağ kalan eş için farklı miras payları öngörülmüştür.
Vasiyetname Çeşitleri
Medeni Kanun doğrultusunda vasiyetname çeşitleri üç şekildedir. Buna göre miras bırakan vasiyetnamesini; resmi vasiyetname, el yazılı vasiyetname ve sözlü vasiyetname olarak yapabilecektir. Ancak bu vasiyetnamelerin yapılabilmesi için Kanunda öngörülen birtakım şekil şartlarına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) Nedir, Nasıl Alınır
Mirasçılık belgesi nedir, nasıl alınır soruları sıkça sorulmaktadır. Mirasçılık belgesi bir diğer adıyla veraset ilamı; miras bırakanın ölümünün ardından mirasçılarının kim olduğunu ve mirasçıların pay oranlarını gösteren bir belgedir.
İnşaat sözleşmeleri; iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında, müteahhidin bir eser meydana getirmeyi ve akabinde teslim etmeyi yüklendiği; taraflara karşılıklı borç yükleyen rızai bir akittir.
Önalım Hakkı (Şufa Hakkı)
Önalım hakkı(Şufa hakkı), diğer bir deyişle önalım hakkı paylı mülkiyette herhangi bir paydaşın payını üçüncü kişilere satması halinde diğer paydaşlara söz konusu payı öncelikle satın alma hakkı veren bir haktır.
Hazineye ait tarım arazilerinin kiralanması ve bu kiralamaya bağlı olarak yapılması gereken işlemler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan Milli Emlak Genel Tebliği kapsamında düzenleme altına alınmıştır.
İdare Mahkemesinde Hangi Davalar Görülür
İdare Mahkemesinde hangi davaların görüldüğü hususu ile ilgili: kanunda açıkça yetki verilmedikçe İdare Mahkemesi haricindeki mahkemelerin idari dava bakma görevi olmamakla birlikte; 2577 sayılı Kanun ile birlikte İdare Mahkemesi’nin bakmakla görevli olduğu davalar tek tek sayılmıştır.
Pandemi sebebiyle bir taraftan alınan karantina önlemleri, bu önlemlerin zaman zaman çiğnenmesi, karantinadan kaçanlar, maske takma zorunluluğu, sokağa çıkma yasakları, seyahat kısıtlamaları gibi yeni gündemler ile de tanışmamız sonucu; Covid-19 Tedbirlerine uyulmamasının cezasının neler olduğu soruları gündeme gelmiştir.
Zimmet Suçu
Zimmet suçu, bir kamu görevlisinin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi, yani o mal üzerinde malikmiş gibi tasarrufta bulunmasıyla işlenmektedir.
Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçu
Görevi yaptırmamak için direnme suçu, bir kimsenin kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanarak karşı çıkmasıdır.
Rüşvet Suçu
Rüşvet suçu, bir kamu görevlisinin, görevini ifasıyla ilgili olarak bir işin yapılması veya yapılmaması için başka kişi ya da kişilerce anlaşarak kendisine veya başkasına menfaat sağlamasıdır.
Nüfuz Ticareti
Nüfuz ticareti suçu; kendisi kamu görevlisi olmayan bir kimsenin, kamu görevlileri (memur, hakim, kaymakam, polis vs) üzerinde nüfuz sahibi olduğunu ileri sürerek haksız bir işi gördüreceği vaadiyle kendisine veya bir başkasına menfaat temin etmesi ile oluşur.
İnternet Üzerinden İşlenen Hakaret Suçu
İnternet üzerinden işlenen hakaret suçu günümüzde başta sosyal medya uygulamaları ve benzeri sosyal platformlar aracılığı ile veya teknolojik haberleşme araçları ve benzeri uygulamalar aracılığı ile çok çeşitli şekilde işlenebilme imkanına sahiptir.
İnternetten Haber Kaldırma / Erişimin Engellenmesi
İnternet dünyasının hızla önem kazanmasıyla birlikte internet haberciliği de bir o kadar önem kazanmıştır. Dolayısıyla bir kimsenin kişilik haklarını ihlal edecek şekilde video, resim, haber, yorum vb. içeriklerin internet ortamında paylaşılması halinde, kişilik hakkı ihlal edilen kişi internetten haber kaldırma / erişimin engellenmesini isteyebilir.
Fikri ve Sınai Haklar Hukuku makaleleri için tıklayınız.
Telif Hakkı
Telif hakkı; bilimsel bir çalışma üzerinde, özgün olarak yaratılan bir eser kapsamında kişinin fikri emeğinin ve somutlaştırdığı ürün üzerinde kurmuş olduğu hakların bütününü kapsamaktadır.
Markanın İptali
Markanın iptali, ilgili kişiler tarafından talep olunmasıyla markanın sona ermesidir. 6779 sayılı Kanun ile birtakım iptal sebepleri öngörülmüştür ve bu iptal hallerinden biri mevcut ise Kurumdan markanın iptalinin talep edilmesi mümkün olacaktır.
Marka Hakkı Nedir / Marka Nasıl Tescil Edilir
Marka hakkı nedir / marka nasıl tescil edilir soruları sıkça sorulmaktadır. Marka; bir teşebbüsün mal veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlayan işaretlerdir.
Markanın Hükümsüzlüğü
Markanın hükümsüzlüğü ile tescil edilmiş bir markanın, gerekli koşullara sahip olmaması nedeniyle dava yoluyla iptali ve böylece evvelce elde edilmiş marka hakkının son bulması ifade edilmektedir.
Marka Başvurusunun Nispi Red Nedenleri ve İtirazı
6779 sayılı Kanun doğrultusunda marka başvurusunun nispi red nedenleri ve itirazı konuları düzenlenmiştir. Marka tescil başvurusunda bulunulan bir markanın; ilgili Kanunda sayılan nispi red nedenlerine aykırılığı halinde ilgili başvuru kurum tarafından kısmen veya tamamen reddedilecektir.
Marka Başvurusunun Mutlak Red Nedenleri ve İtirazı
6779 sayılı Kanun doğrultusunda marka başvurusunun mutlak red nedenleri ve itirazı konuları düzenlenmiştir. Marka tescil başvurusunda bulunulan bir markanın; ilgili kanunda sayılan mutlak red nedenlerine aykırılığı söz konusu olduğunda ilgili başvuru kurum tarafından marka tescil başvurusu mutlak red nedenlerine aykırılık nedeniyle reddedilecektir.
Faydalı Model Belgesi Nedir
Faydalı model belgesi nedir sorusunun cevabı; küresel boyutta yenilik içeren ve sanayi alanındaki bir buluşun sahibine bir kamu kurumu tarafından verilen, ekonomik değeri olan belgedir. Bu belgeler, buluş yapan kişiye/kişilere veya kuruma; buluşunu topluma açıklaması karşılığında, buluşu üzerinde belirli bir süre için özel hak tanınarak buluşunun korunmasını sağlamaktadır.
Tescilli Marka Hakkının Kullanılmaması
Marka, bir şirkete ait mal ve hizmet sunumlarının diğer şirketlerinden ayrılarak, ürünün bir nevi nüfus kütüğü işlevini gösteren işaretler olup bu işaretlerin tescili yapılarak korunması sağlanmalıdır. Ancak tescilli marka hakkının kullanılmaması veya Türkiye içerisinde kanuni ifade ile ciddi bir şekilde kullanılmamış olması hallerinde markanın iptaline karar verilecektir.
Marka Hakkına Tecavüz
6769 sayılı Kanun doğrultusunda tescil edilmiş bir marka; marka sahibine ilgili kanun doğrultusunda koruma sağlamakla birlikte; marka sahibinin izni olmaksızın, marka üzerinde tasarrufta bulunulması halinde marka hakkına tecavüzü söz konusu olacaktır.
Kira tespiti davası, kiracı tarafından kira bedellerindeki haksız artış oranlarına veya kiraya veren tarafından normal artış oranlarının uygulanmasına rağmen ödeme yapmayan kiracıya karşı açılabilen gerçek kira bedelinin tespitine yönelik bir davadır.
Vekalet Sözleşmesi
Vekalet sözleşmesi, vekalet veren ile vekil arasında akdedilen, vekilin vekalet verenin menfaatine ve iradesine uygun bir sonuca yönelik iş görmeyi üstlendiği bir sözleşmedir.
Seyahat sigortası, seyahat süresince yaşanabilecek bir sıkıntıda maddi ve manevi zararları kısmen ya da tamamen karşılamayı amaçlayan bir sigorta türüdür. Birtakım seyahat sigortası türleri olup bu türlere göre seyahat sigortasının genel şartları ve teminatları belirlenmektedir.
Tamamlayıcı Sağlık Sigortası
Tamamlayıcı sağlık sigortası, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından tam olarak karşılanmayan ya da SGK kapsamına alınsa bile hizmet alanlar tarafından ek olarak ödeme yapılmak durumunda kalınan sağlık hizmetlerinden yararlanmak isteyenler için düzenlenmiş bir tür özel sigortadır.
Avukatlık Mesleği:
Avukatlık mesleği 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun ''Avukatlığın mahiyeti'' başlıklı 1. Maddesinde: ''Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.'' şeklinde tanımlanmıştır. Hakeza yine ilgili kanunun 2. maddesinde Avukatlık mesleğinin amacı ''Avukatlığın amacı; hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder. (Değişik ikinci fıkra: 2/5/2001 - 4667/2 md.) Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bu belgelerden örnek alınması vekaletname ibrazına bağlıdır. Derdest davalarda müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden alınabilir.'' şeklinde belirtilmiştir.
bursa avukat
İlgili kanunda Avukatlık mesleğine kabul için birtakım şartlar belirtilmiştir. Bu bağlamda ilgili şartların bulunması halinde Avukatlık mesleğine kabul edilebileceği aşikardır. 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 3. Maddesinde Avukatlık mesleğine kabul şartları şu şekilde belirtilmiştir. Buna göre:
'' Avukatlık mesleğine kabul edilebilmek için : a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, b) Türk hukuk fakültelerinden birinden mezun olmak veya yabancı memleket hukuk fakültesinden mezun olup da Türkiye hukuk fakülteleri programlarına göre noksan kalan derslerden başarılı sınav vermiş bulunmak, c) Avukatlık stajını tamamlayarak staj bitim belgesi almış bulunmak, d) (Ek : 2/5/2001 - 4667/3 md.; Mülga: 28/11/2006-5558/1 md.) (1) e) Levhasına yazılmak istenen baro bölgesinde ikametgahı bulunmak, f) Bu Kanuna göre avukatlığa engel bir hali olmamak gerekir.(2)'' denilmektedir. İlgili Avukatlık Kanunu maddesine göre Avukatlık mesleğine kabul birtakım şartlara bağlanmış durumdadır.
bursa avukat
Lakin yukarıda anılan şartların da birtakım istisnaları yine Avukatlık Kanununda belirtilmiştir. Buna göre Avukatlık Kanununun 'İstisnalar' başlıklı 4. Maddesinde: ''Adli, idari ve askeri yargı hakimlik ve savcılıklarında, Anayasa Mahkemesi raportörlüklerinde, Danıştay üyeliklerinde, üniversiteye bağlı fakültelerin hukuk bilimi dersleri dalında profesörlük, doçentlik, yardımcı doçentlik görevlerinde dört yıl, kamu kurum ve kuruluşlarının hukuk müşavirliği görevinde on yıl süre ile hizmet etmiş olanlarda 3 üncü maddenin (c) ve (d) bentlerinde yazılı koşullar aranmaz. Türk vatandaşları ve Türk uyruğuna kabul olunanlardan yabancı hukuk fakültelerinden mezun olup da, geldikleri yerde dört yıl süreyle mahkemelerin her derecesinde hakimlik, savcılık veya avukatlık yapmış ve avukatlığı meslek edinmiş bulunanlar, 3 üncü maddenin (b) bendinde yazılı olduğu biçimde Türk hukuk fakülteleri programlarına göre noksan kalan derslerden usulüne uygun olarak yapılan sınavlarda başarı göstermiş ve ayrıca Türkçe’yi iyi bilir oldukları da bir sınavla anlaşılmış olmak kaydıyla, 3 üncü maddenin (c) ve (d) bentlerinde yazılı koşulların dışında tutulurlar. Birinci ve ikinci fıkrada gösterilenlerin baro levhasına yazılmasında, 17 nci maddenin (1) ve (2) numaralı bentlerinde yazılı belgelerden başka sicil özetlerinin onanmış bir örneğinin de verilmesi gereklidir.'' denilmektedir. İlgili kanun maddesi de anılan şartların istisnalarını belirtmektedir.
bursa avukat
Avukatlık Kanununda, Avukatın hak ve ödevleri de belirtilmiştir. Buna göre Avukatlık Kanununda yalnızca avukatların yapabilecekleri belirli başlı işler sayılmış vaziyettedir. Buna göre Avukatlık Kanununun ''Yalnız avukatların yapabileceği işler'' başlıklı 35. Maddesinde: ''Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir. Baroda yazılı avukatlar birinci fıkradakiler dışında kalan resmi dairelerdeki bütün işleri de takip edebilirler. (Değişik üçüncü fıkra: 23/1/2008-5728/329 md.) Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip edebilir. Ancak, Türk Ticaret Kanununun 272 nci maddesinde ön görülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır. Bu fıkra hükmüne aykırı davranan kuruluşlara Cumhuriyet savcısı tarafından sözleşmeli avukat tayin etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan, asgarî ücretin iki aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verilir. Hukuk ve Ceza Muhakemeleri Usulleri kanunları ile diğer kanun hükümleri saklıdır.'' denilmektedir. Bu doğrultuda Avukatlık Kanununda yalnızca Avukatların yapabileceği işler sayılmış durumdadır.
bursa avukat
Avukatlık Kanununda; Avukatların uzlaşma sağlaması hususu da düzenlenmiştir. 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 'Uzlaşma Sağlama' başlıklı 35/A Maddesinde: ''Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilâm niteliğindedir.'' denilmektedir.
bursa avukat
Avukatlık Kanunu kapsamında avukatın sır saklama yükümlülüğü de mevcuttur. Buna göre ilgili husus Avukatlık Kanununun 36. Maddesinde: ''Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse,Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısiyle öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır. Avukatların birinci fıkrada yazılı hususlar hakkında tanıklık edebilmeleri, iş sahibinin muvafakatini almış olmalarına bağlıdır. Ancak, bu halde dahi avukat tanıklık etmekten çekinebilir. (Ek cümle : 2/5/2001 - 4667/24 md.) Çekinme hakkının kullanılması hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz. Yukarıki hükümler, Türkiye Barolar Birliği ve baroların memurları hakkında da uygulanır.'' denilmektedir.